YANILSAMA

YANILSAMA

13 Mayıs 2010 Perşembe

YORGUN ATLAR

Kalbimi yorgun atlar taşıyor ülkesiz
Koşup koşup ardında kalıyorum gene de
Oysa bu kentin asfaltı lirik
Kum taşıyor durmadan pencerelere
Sığacak sanki ve bezenecek bu korkuyla
Her gece günden eksilenlerle usulca beslediğin
Giydirdiğin elinden tutup gezdirdiğin
Sonra saçlarını parmaklarınla süzüp uyuttuğun düşlerin
Oysa bu kentin damarları geniş
E eee sen akamıyorsun işte günah kimin
Sevişip bir otel odasında bu masal değil
kurumuş sözler duyup burkulup ayrılıyorsun
boğazına bütün denizlerin
bütün balıkları ve kılçıkları batıp duruyor
boğazın ölüyor oracıkta
oysa kent kimi umursuyor
kim atıyorsa kendini boşluğa
kim ipi dolayıp sarıyorsa boşluğa
kim bennn boşluğum diye haykırıyorsa
gitmelisin derim ah bir abim olmalıydı dersin
bir meydan kavgası gibi bakmalıydı bana
ve o meydanın kızıl bayrağı gibi dalgalanmalıydın
gittikçe daha derinlerde duyarsın bu kokuyu
kumu kazdıkça suyu
suyu taşıdıkça çakılı
çakılı söktükçe ah o gri damarları
geçmişin tozlarını nefeslerini
sana benzeyen iskeletleri
ah o anlaşılmaz mücevherleri
mezarları küçük ve daracık ebedi konukluğu
kat kat ineceksin ta ki
o kutsal olana ulaşıp nefessiz kalıncaya …
oysa bu kentin hayal gücü beş para etmez

kalbim
yorgun atlar
ülke
çok geride

Hiç yorum yok: