uykuların yüzü karardığında
ebem kuşağı gibidir sevişmek
ilkellik+dokunmak ve düşünmek
uykularımın yüzü karardığında
balıkçı gemileri gibi ilerler ayaklarım
ne çare ki,
poseidon amansız öfkesini çalınca krallığına
kara saçlarına takılır
çatalı uzun
üç başlı yabasında asılı kalır düşlerim
tuzlanırım hem de kumlanırım
çaresiz bir gram rüzgar dönmez kıyıya
poseidonun has bahçesinin kumlarının altında
kalırım başı boş
ve lir çalan perilerin ninnilerinde boğulur
ve ağlardan trollere çekilrken bedenim
çığlık çığlığa uyanırım
sırtın dönük uyurken bulurum seni
fırtınanın saçlarına benzer saçların
yine kasıklarımda kaldı vurgun yemişliğim
ve uykularımın yüzü sabahladığında
yataktan çıkar silkelenirim
çünkü tuz ve kum kokuyorumdur hala
Mehmet Murat Küçükaydın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder